|
VIII. BÖLÜM ;
BORSADA KAZANMA KAVRAMLARI
Borsa, medeniyet kurulduğundan beri icat edilmiş en zor , kuralları en fazla ve anlaşılmaz olan “oyun” dur. Unutmayınız ki her oyunun bir oyun kurucusu vardır. Bu oyunun kurucuları zannedildiği gibi SPK yada IMKB başkanlığı değil, “Spekülatör “ ve “Manipülatör” lerdir. Onların kuralları ile bu oyuna dahil olmayanlar, “kaybedecek olan” lardır.
Sağlam temellere oturmuş bir borsa yatırı felsefesinin oluşması yıllar alan bir deneyimi gerektirir. Bu deneyimi kazanmanın yolu ise, gerek borsa ve gerekse borsayı etkileyen her konuda (Ekonomi, siyaset, uluslar arası ilişkiler vs.) konusunda uzmanlaşmış kişilerin yazdığı her kitabı okumak, öğrendiğini mutlaka uygulamak ve piyasaları anı anına takip etmektir. Borsada kazanacak olan kişi, başkalarının bakıp ta göremediğini gören kişidir. Başkalarının göremediğini görmek, başkalarının bilmediğini bilmekle mümkündür.
Yeterli bilgi ve tecrübeyi kazanana kadar gün içi ve kısa vade işlemlerinden uzak durunuz. Kaybetmeden kazanmak istiyorsanız, kullanacağınız vade “orta vade” ve kullanacağınız grafik periyodu “Haftalık” periyot olmalıdır. Geçmişe dönük olarak IMKB-100 grafiğini haftalık bazda açıp incelerseniz, her yıl ortalama 3 kez net bir düşüş ve ardından yükseliş yaşlandığını görürsünüz. İlk etapta bu düşüşlere odaklanırsanız, endeks bazında bileşik olarak yıllık en az % 500 gibi mükemmel bir getiriyi garanti edebilirsiniz.
Oldukça olumsuz gelişmeler yaşanması durumunda ,hızlı düşüşler ortalama 4 yada 5 gün boyunca sürer. Dolayısı ile böyle bir durum yakaladığınızda 4. günden itibaren seçtiğiniz senetlerde kademeli alışa geçebilirsiniz. Alıma geçtiğiniz seviye, düşüş öncesine göre en az %30 düşük bir seviyede olmalıdır. Bundan sonra fiyatın her gerilemesini alış fırsatı olarak değerlendiriniz.
Hızlı düşüşlerin sonunda, mutlaka yüksek ivmeli bir tepki gelir. Ancak fiyatlar hedeflenen fiyata gerilediğinde, spekülatör ve manipülatörler düşüş esnasında yeterli mal toplayamamış ise, fiyatlar bazen 1-2 hafta bu seviyelerde yatay hareket edecektir. Hatta bir miktar yükselişin ardından, oldukça sert satışlar dahi yaşanabilir. Öyle ki endeksin o an için gördüğü en düşük seviyeye yaklaşıldığında, sanki bu seviyeyi kırıp daha da aşağı inecekmiş hissine kapılabilirsiniz. Spekülatör ve manipülatörlerin istediği de zaten budur. Yatırımcılara düşüşün daha da aşağı bir noktaya kadar gerileyeceği izlenimini verip, panikle satış yapanların hisse senetlerini en düşük fiyatlardan toplamak bu oyunun kuralıdır. Bir süre sonra yükselişe geçildiğinde de, yükseliş esnasında ara hedeflerde sert satışlar mutlaka gelecektir. “Trend ve Ortalama Teknikleri” bölümünde bunlardan yeterince bahsetmiştik. Dolayısı ile sizlerde bu seviyelere gelindiğinde elinizdeki senetlerin belli bir oranını (Örneğin % 50) satıp nakte dönebilir, destek seviyelere gelindiğinde tekrar düşük fiyatlardan alım yaparak ana trend hedefine ulaşıncaya kadar ekstra bir kazanç elde edebilirsiniz. Ancak ana hedefe yaklaşıldığında, hedeflenen seviyeyi beklemeden satış yapınız. Nakte dönmemiş bir kazanç size ait değildir.
Düşüş trendi esnasında ortaya çıkacak aşırı olumlu bir haber ve beklenti trendin yönünü terse çevirecektir. Aynı şekilde yükseliş trendi içerisinde iken aşırı olumsuz haber ve beklentilerde trendin yönünü aşağı çevirmeye yetecektir. Bu gelişmelere en hızlı tepkiyi verecek olan, kesinlikle “kazanacak” olanlardır. (Haber etkisi bölümüne bakınız)
Borsa “Beklentiler” üzerine kurulmuş ve odaklanmış bir oyundur. Geçmişte yaşanan yükseliş ve düşüşlerin ne tür beklentiler sonucunda yaşandığını ve bu beklentilerin endeks üzerinde ki getirilerini mutlaka araştırınız. Ekonomi tarihi tekerrürlerle doludur. Geçmişte yaşanan ilerde bir gün mutlaka yine yaşanacaktır. Geçmişte olan bir olayı bugün yakaladığınızda etkisini de artık biliyor olacağınızdan tereddüt etmeden hareket geçebilirsiniz. Unutmayınız ki “tereddüt” en büyük düşmanımızdır. Borsada “keşke” ve “acaba” ya yer yoktur.
Ekonomiler artık global bir kimlik kazandı. Aynı durum borsalar için de geçerlidir. Dolayısı ile Dünya’nın başka bir ucunda ortaya çıkan ve global ekonomiyi etkileme potansiyeli olan her gelişme borsamızı da etkileyecektir. Şu halde global, bölgesel ve yerel bazda ki tüm gelişmeleri anı anına (Günü gününe değil!) takip edenler, kesinlikle en hızlı tepkiyi verecek, dolayısı ile “kazanacak” olanlardır.
Ekonominin dört mevsimi vardır. Ekonomi aşırı canlılık (Tüketici taleplerinin yoğun olduğu) dönemlerinde ısınır.(Bu dönemler göreceli olarak faizlerin düştüğü, halkın tasarruftan yatırım ve tüketime yöneldiği zamanlardır) Taleplerin azalmaya başlaması ile beraber göreceli bir durgunluk kendini gösterir ve ekonomide serin rüzgarlar esmeye başlar. (Bu dönemlerde aşırı talep sonucu enflasyonist baskı beklentisi kendini gösterir ve faizler yükselişe geçer) Ardından tüketici talepleri minimum seviyeye gelir (Resesyon) ve ekonominin soğuduğundan bahsedilir. Bu soğuk dönem aylarca sürebilir. (Bu dönemlerde faizler enflasyonist beklenti nispetinde artış gösterir. Neticesinde halk nakitte kalmayı ve tasarrufa yönelmeyi tercih eder.) Bir süre sonra, olumlu gelişmelerinde önderliğinde talep yeniden canlanmaya, ekonomide ılık rüzgarlar esmeye başlar. (Bu dönemde faiz oranları yavaşça düşme eğilimine girer) Ve ardından tekrar ekonomi ısınır… İşte sağlıklı olarak kabul edilecek bir ekonomimim dört mevsimi böyle yaşanır. Borsa ise bu mevsimleri hep bir mevsim önceden takip eder. Ekonomi aşırı ısındığında borsa zaten tavan yapmıştır ve artık düşüş başlar ve Resesyon dönemi bitene kadar düşüş trendi devam eder. Ekonomide göreceli iyileşmenin başladığı dönemlerde ise, bir sonraki sıcak dönem beklentileri satın alınmaya başlanacaktır. Görüldüğü gibi ekonomideki mevsimleri çok iyi analiz eden sonunda mutlaka “kazanacak” tır.
Yukarıda sözü edilen mevsimselliğin iyi analiz edilebilmesi için sağlam bir ekonomi bilgisi şarttır. Sıradan bir yatırımcı için şu halde iki seçenek vardır ; Yatırımcı evinde kendi ekonomi okulunu kurar ve ekonomi üzerine okuyacağı kitaplarla kendini 1 yıl gibi kısa bir sürede eğitebilir. (Kaldı ki borsa yatırımcılığını kendine iş edinecek olanlar için bu şarttır) Yada diğer bir yol daha vardır ki, bu en sıradan yatırımcı için bile en mükemmel sonucu verecektir. Ekonomide “gösterge” adı altında toparlanmış veri gurupları vardır. Bu göstergeler ekonominin gidişatını okumak için en iyi ve en geçerli yoldur. Hiçbir ekonomi bilginiz olmasa dahi sırf bu göstergeleri aylık bazda takip ettiğiniz takdirde, sizlere ekonominin mevsimleri hakkında en net bilgiyi vermeye yetecektir. Bu göstergeler ve nasıl analiz edileceği “EKLER” bölümünde sunulmuştur.
Şu bir gerçektir ki, borsada en iyi getiri kriz dönemlerinde elde edilir. Ancak bu getiriyi elde edebilmek için krizleri önceden tespit edebilmek gereklidir. Pekala krizler önceden tespit edilebilir mi? Bu sorunun yanıtı “evet” tir. Ancak bu husus ayrı bir kitap konusudur. Ancak konuya kısaca değinmek gerekirse ; Gelişmekte olan ülkelerde uygulanan “IMF” programlarının neredeyse tamamı bugüne değin krizlerle sonuçlanmıştır. Dolayısı her IMF programının sonunda bir kriz beklentisi de mutlaka bulunmaktadır. Bu beklenti ise, kriz çıkmayacak durumda olan bir ülkeyi, krize sokabilecek bir tetikleme görevi görmekte, sonuçta kitle psikolojinin de devreye girmesi ile beraber kriz sürecine girilmektedir. Bir ekonomi programında “çıpa” kullanımı mevcutsa, bu çıpa da ortaya çıkacak bir sorun mutlaka krizi tetiklemektedir. Bu çıpa faiz yada döviz olursa çok daha vahim sonuçlar vermektedir. Geçmiş yıllarda ülkemizde uygulanan IMF programlarını dikkatle incelerseniz döviz ve faizin çıpa olarak kullanıldığını göreceksiniz. Hangi faktör çıpa olarak kullanılırsa kullanılsın, ülkede ortaya çıkan sorunlar kullanılan çıpanın zarar görmesini sağlamaktadır. Dolayısı ile yatırımcı olarak sizler uygulanan program ve içeriği hakkında detaylı bilgi edinmeli, özellikle faiz ve döviz oranlarını mutlaka sıkı bir şekilde takibe almalısınız. Programın uygulanışı esnasında ortaya çıkacak bir pürüzün programı sekteye uğratacağını asla unutmayınız. Diğer taraftan özellikle ekonominin ısındığı ve faiz oranlarının ciddi biçimde düştüğü dönemlerde, bankalar yüklü miktarlarda döviz satıp TL bazında kredi kullandırırlar. Bu ise literatürde “Açık Pozisyon” olarak nitelendirilen ve krizi tetikleme konusunda öncülük eden durumdur. Her banka en geç yıl sonu bilanço dönemi geldiğinde açık pozisyonlarını kapatmak zorundadır. Dolayısı ile bu dönemlerde bankalarca dövize normal ötesi talep ortaya çıkacaktır. Aynı şekilde bankaların yurtdışından almış olduğu “sendikasyon kredileri” nin ödeme zamanı birbirleri ile çakışır ve aynı zamana denk gelirse, yine bankalarca dövize aşırı bir talep yaratılabilir. Özellikle Merkez Bankası parasal göstergelerini takip etmeniz, TL den Dövize ve Dövizden TL geçilme durumlarını sizlere önceden haber verecektir. Bu durumları her zaman göz önünde bulundurmanız ve devamlı takip etmeniz sizleri bir adım öne geçirecektir.
Globalleşen Ekonomi neticesinde krizlerde globalleşmiştir. Dünyada her ülke birbiri ile ekonomik bir bağ ile bağlanmış durumdadır. Dolayısı ile bir ülkede ortaya çıkan ağır bir kriz önce ülkenin bulunduğu bölgeye yayılmakta ardından tüm global ekonomiyi etkisi altına almaktadır. Dünya üzerinde özellikle “gelişmekte olan ülke” statüsünde olan ülkelerde ortaya çıkan bir krizin, ülkemize de ulaşacağını her zaman göz önünde bulundurmanız, sizi yine bir adım öne geçirecektir. 1997 Asya, 1998 Rusya, 2001 Arjantin krizlerini ve sonuçlarını düşününüz.
Kriz dönemlerinde devalüasyon yapıldığı günlerde, yükselen döviz fiyatları, borsa endeksinin ve hisse senetlerinin “USD” bazında ucuzlamasını sağlamaktadır. Bu dönemlerde devalüasyonun açıklamasının ardından sert satışlar gelmekte, ancak “USD” bazında ucuzlayan senetler, kısa bir süre sonra ciddi yükselişler kaydetmektedirler. Bir devalüasyon söylentisi yada beklentisi var ise mutlaka mevcut ekonomik durumu iyi analiz ediniz ve en kısa sürede nakte dönüp dövizde pozisyon alınız. Devalüasyon gerçekleştiği takdirde, izleyen günlerde dövizden çıkıp, düşen fiyatlardan tekrar hisse senedine geçiniz. Devalüasyonun açıklandığı gün dahi elinizde senetlerle yakalanmış olsanız bile, özellikle ilk gün satış fırsatı yakalarsanız nakte dönüp, fiyatların düşmesini ve özellikle “USD” bazlı endeks grafiklerinde yapacağınız uzun vade trend ve ortalama analizleri ile belirleyeceğiniz, hedeflenen dip seviyeyi bekleyiniz.
Dünya ekonomisini yönlendiren ülkelerde (G-7) ortaya çıkan bir durgunluk, domino etkisi yaratmaktadır. Çünkü en fazla talep eden ve en fazla arz eden ülkeler bu ülkelerdir. Bu ülkelerde ortaya çıkan bir durgunluk, ekonomileri söz konusu ülkelere bağımlı olan ülkeleri olumsuz etkileyeceği muhakkaktır. Ülkemizin en fazla ekonomik alış-verişte bulunduğu ve bu ülkelerde ortaya çıkabilecek sorunların, hangi sektörleri direkt olarak etkileyeceğini tespit ediniz
Özellikle G-7 ülkelerinin merkez bankası başkanlarının yapacağı dönemsel açıklamalar, dünya ekonomisinin gidişatına da yön vermektedir. Söz konusu ülke merkez bankası başkanlarının yaptığı tüm açıklamaları mutlaka takip ediniz ve piyasaların bu açıklamalara geçmişte nasıl ve ne oranda tepki verdiğini araştırınız.
Borsanın aşırı yükselmesi, yatırımcıların ciddi miktarlarda karlar elde etmesinin de enflasyonist bir baskı etkisi vardır. Çünkü borsada ciddi miktarlarda kar elde eden yatırımcılar bu karları kullanarak harcamaya yönelmekte bu durum ise ekonomide göz ardı edilmeyecek bir talep meydana getirmektedir. Bu talebin ekonomideki karşılığı her zaman enflasyondur. Özellikle gelişmiş ülkelerde, borsanın ciddi getiriler sağladığı dönemlerde bu hususun enflasyonist baskı oluşturduğu gözlenmektedir. Örneğin ABD Merkez Bankası Başkanı Alan GREENSPAN , bu tür dönemlerde faizlerle oynamak yerine, yaptığı açıklamalarla borsalarda ciddi düşüşlerin yaşanması defalarca sağlamıştır.
Borsa endeksinin ve hisse senetlerinin teknik açıdan analizini yaparken, kesinlikle tek bir gösterge yada rasyoya bağımlı olmayınız. Özellikle bu kitapta anlatılan tüm hususları hem endeks hem de senetler bazında aynı anda uygulayınız.
Borsadaki tüm senetleri aynı anda takip etmeye kalkmayınız. Buna hem zamanınız yetmez, hem de dikkatinizi ciddi biçimde dağıtır. Revaçta olan en fazla 5 sektörden birer senet seçerek bir portföy oluşturunuz ve bu senetlerin geçmiş verilerini araştırıp analiz ediniz. Ayrıca anı anına portföyünüze dahil ettiğiniz senetlerle ve bağlı olduğu sektörle ilgili gelişmeleri takip ediniz. Kısa bir süre sonra bu senetlerdeki teknik hareketleri daha iyi analiz ettiğinizi göreceksiniz.
Az senetten oluşan bir portföyde, özellikle ani ve beklenmeyen gelişmeler söz konusu olduğunda çok daha hızlı alım-satım yapmanız mümkün olacaktır. Ancak portföyünüz oldukça fazla senetten oluşuyor ise, alım-satım emirlerinin vermeniz hem çok uzun zaman alacaktır, hem de istediğiniz fiyattan işlem yapmanız çoğu zaman mümkün olmayacaktır.
Belli bir başarı grafiği yakaladığınız andan itibaren, yapmış olduğunuz analizler olumlu sonuçlar vermiyorsa, işlem yapmayı kesip nakte dönünüz. Böyle bir durumda tahtada işlem yapan spekülatör veya manipülatörler “tarz” değiştirmiş demektir. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, bu kitapta anlatılan ana tekniklerin dışına çıkmaları mümkün değildir. Oyunun değişen kurallarını yeniden tespit edene kadar işlem yapmayınız.
Teknik analiz yaparken, fiyat grafiklerini hem “TL” hem de “USD” bazında, ayrı ayrı analiz ediniz. Çoğu zaman özellikle yabancıların yoğun işlem yaptığı senetlerde spekülatörler trend belirlerken “USD” bazlı grafikleri kullanırlar.
Trendleri belirlerken, yalnızca IMKB-100 endeksini baz almayınız. Unutmayınız ki borsa trendine yön veren senetler IMKB-30 endeksine dahil olan senetlerdir. Dolayısı ile her iki endeksi de her an ve her periyotta analize tabi tutunuz. Uzun vade de IMKB-100, orta ve kısa vadede IMKB-30 endeksi grafiği daha kesin bir sonuç verecektir.
Spekülatör ve manipülatörler ağırlıklı ortalama kombinasyonlarını , belli zaman aralıklarında değiştirebilirler. Örneğin son 5 ayda x senedinde 22 günlük A.O., 50 günlük Ü.O. 100 günlük B.O. ve 200 günlük B.O. kullanıldığını tespit ettiğinizi var sayalım. Şayet son birkaç hafta, fiyatlar ortalamaları destek ve direnç olarak kullanmıyorsa, ortalama kombinasyonu değişmiş demektir. Deneme yöntemi ile, yeni oluşan fiyatlara en uygun olan ortalamaları tespit ediniz.
Borsayla ciddi biçimde ve olabildiğince profesyonelce ilgilenen sizin gibi “bireysel yatırımcı” larla belli aralıklarla görüşüp, fikir alış verişi yapınız. (Ancak asla tüyo alış verişi yapmayınız) daha kalabalık bireysel yatırımcı gruplarına katılmak isterseniz, borsa dermek ve kulüplerine üye olunuz.
Şayet borsa yatırımcılığını kendinize meslek edinmiş iseniz; mutlaka düzenli aralıklarla spor yapınız ve dengeli beslenemeye özen gösteriniz. Ayrıca günlük ortalama uyku sürenizi 6 saatin üzerine çıkartmayınız. Borsayı kendine iş edinen bir kişinin günün tamamına yakınını real-time derinlikli data ekranı karşısında geçireceğini, geriye kalan sürelerde ise sürekli araştırma yapıp, bol miktarda okumak zorunda olduğunu göz önünde bulundurursanız, burada yazılanların önemini daha iyi kavrayabilirsiniz.
Son olarak ve her şeyin bir özeti niteliğinde şunu söylemek mümkündür ; “Borsaya aşık olunuz”. Nasıl ki ölesiye sevdiğiniz bir insanın ruh halini, size bir şey belli etmemeye gayret etse de bakışlarından dahi anlayabiliyorsanız, borsaya aşık olduğunuzda da, fiyat grafikleri size ne yöne gideceğini söylemeye başlayacaktır!!!
|